
ŞAMAN ATALARIMIZ GİBİ
Gözümle duymadan inanmam
Şamanik yaklaşımın koruma, sağaltma, hakikate yaklaştırma gücüne inanmadım hiç.
Şifayı deneyimleyerek idrak ettim.
Bedenle çalıştığım yıllarda "bu işin içinde bi iş var" diyordum. Ağrının bir duygusu olduğunu hissediyordum bedenimde. Sesini duyuyordum sanki, veremediği o nefesi verme ihtiyacı duyuyordum, sırt ağrısındaki kalp acısını, genç biri skolyoz şikayetiyle geldiğinde omurgasının gözlerinde anne babanın aşırı korumacı tavrını görüyordum...
"Apaçık ortada. Sen de görüyorsun di mi?"
Böyle sorular sorunca bir doktora görünmemi önerenler oldu. "Jung'a görünüyorum" diyemedim; susup yola devam ettim. Delirmedim; iyileştim.
Birazdan sıralayacağım bir dizi hal size tanıdık geliyorsa veya içinizde bir şey "bu bende kesinlikle yok" diye bağırıyorsa şamanik şifa çalışmaları sizin için uygun olabilir.
Sonu gelmeyecek gibi görünen ruhsal dalgalanmalar, tutulmamış yas, haddinden uzun süre içinde kalınan yas hali, bağımlılık, ifade edilemeyen acı, dinmeyen çocuksu öfke, terk edilme korkusu, kendi olamama, kendini düşüncelere kapılmış giderken bulma, kararsızlık, evham, karamsarlık, aynı hazin sonla biten ilişki döngüleri, niyetiniz iyi olduğu halde kimseye iyi gelmeyen davranışlar sergilemek, güvenememek, takıntı, fiziksel sebebi olan veya bulunamayan ağrı, kendini ifade etmekten duyulan korku, kendini ifade edememe, kendini yanlış ifade etme, utanç, yeterli olduğundan şüphe duymak, küskünlük, dünyanın size borcu varmış gibi hissetmek, başlayamamak,
bitirememek, 'şundan beri', 'bundan beri' diye anlatılan, sizi eksilttiğini düşündüğünüz ve barışamadığınız olaylar, rahim-çocukluk travmaları, kafa karışıklığı, kronik hüzün, içerleme.
Eğer buraya vardıysanız, canınızı yakanı şifalandırma niyetiniz kalbinizde net ve sağlamdır diye düşünmek güzel.
En önemli şey bu belki de. Yolu göze alabilenin yola aşık olması yakındır.

SES İLACI
söz bitince şarkı başlar
Zihnimiz duygularımızı etiketlemeden önce duygunun ham sesini dillendirebilsek dertlerimizin hangilerinden sonsuza dek kurtulurduk acaba? Canı yananın çektiği "Ah!" dertten haber midir, cana şifa mı?
Samiler her şeyin bi şarkısı olduğunu bilirlermiş. Himba Kabilesi kendi şarkısını hatırlayan birinin başka bir cana zarar vermeyeceğine inanırmış; eğer biri huzur bozan bir davranışta bulunursa, kusurun büyüğüne küçüğüne bakmadan
o kişiyi aralarına alır ve şarkısını söylerlermiş ona.
Kendini hatırlasın ve şifa bulsun diye...
Bu çalışmanın temel amacı
en kıymetli ilk yardım araçlarımızdan biri olan sesimizi belki de ilk kez gerçekten duymak ve kendimize şifa niyetiyle kullanmayı deneyimlemektir. Bedendeki can akışında tıkanıklığa sebep olan sıkışmış duyguları ses yoluyla serbest bırakmayı öğrendiğimizde, sırtımızda boşuna taşıdığımız nice yükü bırakabilmeyi de öğreniriz.
"Ben yapamam" "Sesim kötüdür" "Öyle her ses çıkarılmaz ki" gibi inançlar yaygındır.
Durum böyleyse sizi şimdilik sadece dinlemeye davet ediyorum.
Sesimi duyunca cesaretleneceğinizi umuyorum; akarsuyun çirkini olmayacağı gibi,
kalpten kalbe akan sesin kötüsü, şifasız olanı yoktur.
Adı üstünde, sesin bir diyeceği vardır.. Bu kadar basit.
İlk karşılaşmamızda size biricik şarkınızı söyleyeceğim diye söz vermek istemem, çünkü kimi zaman özün şarkısından önce acının, sıkışıklığın, özlemin şarkısı duyulmak ister. Şarkımız o kadar kıymetli ve şifalıdır ki en büyük arzusu coşkuyla söylenmek bile olsa korunmak için bazen saklanır.
Birlikte hangi yolu seçersek seçelim içinizde dillenmeyi bekleyen bir yerin sesini duyacaksınız. Bu karşılaşmanın, etkisini hemen hissedeceğiniz derin bir şifa sürecini başlatacağını biliyorum.
Kendi karanlığının içinden geçmeyen başkasının elini tutamazmış. Geldiğim yere kadar, bildiğim yerden çıkarsa, nefesimiz yettiğince size eşlik etme niyeti bu. "Her sabah uyanınca ilk iş şunu yapmanız lazım, onu değil bunu yemelisiniz" gibi bir yaklaşımdan bilinçli olarak uzak durarak, her gün zaten olan şeylerin sihrinde şifa nasıl bulunur, hayatımızda tekrar eden hikaye örüntüleri yaratarak kanlı canlı kalmayı başaran yaralarımız kalıcı olarak nasıl iyileşir keşfederken yanınızda olma heyecanı. Herkese göre değildir ama birilerinin tam da buna ihtiyacı var.
Bu sayfa birbirimizi bulalım diye.

'Sen kimsin?" sorusu çocukluğumdan beri şalter indirir bende.
Çiçekleri çok severim.
Eskiden, kim olduğumu bilmediğim için konuşamazdım.
Şimdi'de susmak güzel.
Sevgili Ustam Patricia White Buffalo'ya, ona inanmamama izin verdiği için teşekkür ederim.
Öğretmenlerim Tatjana Rottenberg, Oren Dotan, Soner Özsu, Betül İpekçioğlu;
bedenimizin kendini iyileştirme gücünün,
inanmamıza müsaade edilmeyecek kadar büyük olduğunu gösterdiğiniz için teşekkür ederim.
Hayal kurma sanatını zanaate dönüştürmeyi öğreten dostum Andrew Davies'e,
Sesimin özgürleşmesine vesile olan hocam Kefas Berlin'e,
varlığıyla beni tamamen uyanmaya davet eden ustam Amita'ya,
Gönlüme ibadet eder gibi çalışma ateşi düşüren eşsiz Şefkat Masrafçı'ya,
yolumu bulmamı sabırla bekleyen güzel aileme, bu satırları okuyan gözlere,
karanlığın ve ışığın sırlarını fısıldayan tüm Bitkilere, Yıldırıma, Fırtınaya, Güneşe, Orion'a,
perilere ve Elif'e,
uzak kıtalardaki dedelere, üzerine beton dökülmüş derelere,
talan edilmiş ve sadece hala neyse o olan tarihe,
her formda tüm yaşamı birbirine bağlayan aşk ilmeklerine
hürmetle, sevgiyle, şükranla
selam olsun.